26 Mayıs 2010 Çarşamba

çalışma şartları mı kölelik düzeni mi?

Yalnızca 4 saat dinlendikten sonra yeniden direksiyona oturan sürücünün kullandığı tur otobüsü, 15 metre yükseklikten uçtu: 16 ölü, 25 yaralı ( 25.05.2010 )

Peki, suçlu;

- uyuyan otobüs şoförü mü?

- 3 günlük şofördü zaten diyerek tur operatörünü aklamaya çalışan "bir kısım medya" mı?

- 21:45'te kontak kapayan şoförü 02:45'te kontak çevirmeye mecbur eden, hatta işten kovmakla tehdit eden tur operatörü mü?

- takometreleri düzenli kontrol etmesi gereken ekiplerde mi?

( rastlantı demeyin gözünüzü seveyim, kazada hayatını kaybeden rehber yine aynı bölgede bir kaza daha geçirmiş o kazadan sağ olarak kurtulmuştu. yaz aylarında bu kazalar sürekli tekrarlanıyor. ama toplum hafızamız balık hafızasını mumla aratır )

- ?

20 Mayıs 2010 Perşembe

taşeron

taşeron yerin yarım kilometre altına girip ölecek aranıyor...
son gönderilen 30 ( yazıyla otuz ) gitti, yerine yenileri aranıyor !

Kanser yapan tatlandırıcıya ithalat izni

- İthalat iznini verenleri bilimum eşekler tepsin diyorum, en fazla bu kadar kibar olabildim, affola...


Başta Amerika ve İngiltere olmak üzere birçok ülkede zararları kanıtlandığı için yasaklanan "siklamik asite" ithalat izni verildi.

ANKA

Ankara- Dış Ticaret Müsteşarlığı'nın Yüksek Yoğunluklu Tatlandırıcıların İthaline İlişkin İthalat: (2010/4) Sayılı Tebliğde Değişiklik Yapılması Hakkında Tebliğ'i Resmi Gazete'de yayımlandı. Yayımını takiben 15'inci gün yürürlüğe girecek olan tebliğe göre, 2929.90.00.00.17 Gümrük Tarife İstatistik Pozisyonlu "siklamik asit" madde isimli ürüne ithalat izni verildi.


Kanser yapıcı etkisi var

E952 kodlu yapay bir tatlandırıcı olan "sikmalik asit", sodyum ve kalsiyum tuzları "siklamat" adı altında yapay tatlandırıcı olarak kullanılıyor. Renksiz ve kristal toz halinde ekşi-tatlı tada sahip olan siklamik asit, suda ve etanolde çözülüyor. Sükrozdan 40 kat daha fazla tatlandırıcı özelliği olan madde kanıtlanan zararları nedeniyle birçok ülkede yasaklandı. Vücuttaki dönüşümü ve metabolizma ürünlerinin kanser yapıcı etkisi olduğunun bilimsel olarak kanıtlanan bir tatlandırıcı olan "siklamat" migren ve diğer reaksiyonlara neden olduğu biliniyor. Fare testis ve embriyolarında yapılan testlerde hasara neden olmuş ve kansere yol açtığı için Amerika ve İngiltere başta olmak üzere çok sayıda ülkede kullanımı yasak.

Not : Haber www.cumhuriyet.com.tr sitesinden ( 20.05.2010 )

19 Mayıs 2010 Çarşamba

gece gece



Bu son becerdiğim cevizli ekmek faaliyetimin sonucu işte.
Hecha tencere mini cook içinde pişti. Tencere küçük olduğu için ( 1.700 ml kadar ) toplam 3 bardak un ölçüsüne tam uygunmuş. Denendi onaylandı.
Soğuduktan sonra çıkartılıp dilimlenecek, yani tadım işlemi yarın sabaha kısmetse. Cafe Fernando Cenk'in yaptığı gibi nefis tatlıları tuzluları pişirip de konu komşuya dağıtamam, ekmeği ben lüpliycem yağma yok.
Zeynep'in Yeri'ne uğradınız mı bu ara?
Kesin büyücü bu Zeynep. Makinanın arkasından nasıl büyülemiş Alaçatı'daki o köpeği? Sanki canlanıp suratımı yalayacak zibidi.
Şahsen Dr.Jose tefrikasının devamını beklemeye geçtim bile. Bir iki damla yaş yuvarladım gece gece ilahi büyücü...
Mutlaka bakın mutlaka !

10 Mayıs 2010 Pazartesi

şaşırtma


Pembe domates fidelerini şaşırttım cumartesi günü. Şaşırtma ile kökleri zedelemeden, fidenin gövdesinden tutmadan, yapraklardan tutarak fide poşetlerine aktardım yani. Bu şekilde fideyi güçlendirmiş oluyoruz. Bundan sonra bahçeye/büyük saksıya geçecekler.
Yukarıdaki resim şaşırtmadan önce fidelerin toplu halde görüntüsü.


Fide poşetlerine ayrılmış pembe domatesler babaannemin yarım asırlık belki daha yaşlı tel dolabı üzerinde. Üniversiteyi kazanıp da ayrı evde yaşamaya başladığımdan beri göz koydumdu, en sonunda bu eve taşındıktan sonra sırtlanıp getirdim. Basitçe bir zımpara biraz da vernik işi var. Tembelliğimi yenersem bir günde halledirim sanırım.

Sabahtan bolca çay keyfi yapılan masanın üstünde de kalan fideler. Diğer kaptakiler biber fideleri. Çok daha geç çimlendikleri için biraz daha beklesinler, onları belki de şaşırtmadan saksıya nakledicem. Biber fidelerini saksıya alırken her fide arasında yumruk kadar boşluk bırakılacak. Nereden duydum/okudum hatırlasam yazıcam da biber fideleri böyle yakın olursa birbirlerine destek olur, daha iyi verim sağlanırmış. Domatesin tam tersi yani. ( domates fideleri arasında 50 cm boşluk, mümkün olan en derin saksı, hatta derin kök sebebiyle bahçe )

Bu saksıdaki önceki evimde domates fidesinin yanında kendiliğinden çıkıp inatla tutunmuştu. Buraya terfi ettirmiştim. İyi ki kıyamamışım da koparmamışım. Meğer dışbudak yapraklı akçaağaçmış bu :)
Boyu 20 metreye ulaşırmış bu ağaçların.
Kışın bildiğiniz kuru ölü bir çubuktu. Atsam mı diye de geçirdim içimden, ama atmadım. Hatta yanında çıkan sarı mine çiçekli ayrık otu bile koparmadım. Yarenlik etsin diye bir sardunya bile skuşturdum saksıya.
Baharda bu güzel yapraklar fışkırdı o kuru, ölü sandığım şeyden. Boşuna dememişler doğanın uyanışı diye. Demek ki akçaağacım da kış uykusundaymış.

Bu zavallıcık da aslında güzeller güzeli bir fiscus idi. Bir çeşit güve dadandı. Yaprakların altında resmen koza halinde yuva yapmış. Farkedip epeyce koza temizledim ama geç kalmışım anlaşılan. Budadım kel olana kadar.
Sonra yine baharda bu yeni sürgün patladı. Umarım inat eder de yaşar.
İşte hafta sonu faaliyetlei de böyleydi pisileri sevmek dışında.

7 Mayıs 2010 Cuma

sıcağı sıcağına

Efenim azzz evvel geldim sınavdan çıktım da. Teorik eğitim sonrası sınavı bu. Ayıptır sölemesi 80 aldım:) Bu yaştan sonra böyle övünmek de kısmetmiş. Ama bitmedi sonrası havuz, ondan sonrası tekne.
Yarın selluka tohumları konacak oksijenli suya, pembe domatesler şaşırtılacak.
Eve gelirken taksi şoförü ile o kadar güzel sohbet ettik ki, ben gurur duydum onunla kızı yerine. ( kızı gıda mühendisiymiş, pek güzel anlattı nasıl kuralcı olduğunu iyi çalıştığını, ne mutlu ona böyle onurlandırmış evladı onu )
Ama kendisine de söyledim sigarayı bıraksa keşke diye. Doğruladı beni doktoru da öyle demiş. Pek fenaydı öksürürken boğazından gelen kesik hırıltı.
Neyse bu saatten sonra şeytana uyup da yat geber yemeği yemeden yavaştan uyumalı.
Yarın daha aydınlık olsun gününüz de yüreğiniz de. O kadar çok huzur ve sağlık bekleyen var ki aramızda, toz pembe değil başımızın üstünde dönenen bulutlar. O yüzden gülümseyerek bitirdiğim her güne şükrediyorum.

5 Mayıs 2010 Çarşamba

selluka,scuba ...


Selluka tohumlarım bugün geldi. Nail Bey yollamış. Ofiste kargo gelince herkes başında. İçinden ne çıkacak diye deliriyorlar. Bu sefer de google amcaya sorup nefis selluka görsellerini görünce üzerime çullandılar isteriz diye.

Yağma yok, bu tohumlar benim :)

Dün başladım bu arada dalış sertifikası için kursa. Bu kadar yıl sonra tekrar öğrenci olmak garip geldi.

Selen; Tunç Hoca,Gökhan Hoca ve İpek Hanım çok güleryüzlü, çok içten insanlar. Yüzyüze görünce sanırım doğru seçim yaptım dedim. Kulaklarını çınlattık dün akşam bol bol. Tunç Hoca daha yeni gelmiş uzakdoğudan !

Evdeki pembe domates fideleri de artık şaşırtmalık hale geldiler. Yakında şaşırtma işini de halletmek gerek.

Kuzenimin kedilerinden birini pazar akşamı eve getirdim. Kuru mama biraz biraz yemeye başladı ve tuvaletini de yapıyor diye erken davrandım sanırım. Pazartesi bütün gün ağlamış, miyavlamaktan sesi kısılmış. Ben akşam eve gelince yazık nasıl sarıldı ayaklarıma. Kucağımda yarım saat titredi neredeyse. Üstelik koltuğa yapmış tuvaletini de eşek sıpası. Ama hata külliyen bende. Pazartesi gecesi kuzene geri götürdüm. Annesi ve kardeşlerini görünce dikti kuyruğunu havaya :)

Birazcık daha büyüsün o zaman geri gelicek, yani planlar şimdilik böyle...

Not 1 : resim asortik krep'in blogundan

Not 2 : Narince hatırlatma yaptı şarkısı için. O da buradan tık.

3 Mayıs 2010 Pazartesi

gdo kobayı olduk

Denetimin kaldırılmasıyla ithal edilen mısır miktarı 4 kat, soya ise 29 kat arttı

GDO kobayı olduk

ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Başkanı Gökhan Günaydın, Genetiği Değiştirilmiş Organizma (GDO) denetiminin kaldırılmasıyla ithal edilen mısır miktarının 4 kat, soyanın ise 29 kat arttığını açıkladı.

Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın 26 Ekim 2009 tarihinde çıkardığı GDO Yönetmeliği’ndeki ithalata yönelik kurallar nedeniyle düşen mısır ve soya ithalatının, yönetmeliğin değiştirilmesinin ardından patladığı ortaya çıktı. ZMO Başkanı Günaydın, konuya ilişkin düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi: “Denetim yapılan dönemde 1478 üründen 124’ü GDO’lu çıktı ve bunların ithaline izin verilmedi. Ama denetimin kaldırıldığı ve ithalatın katlandığı dönemde ülkeye giren bazı ürünlerin GDO’lu olup olmadığı belli değil. Ne yazık ki rant için, milyonlarca yurttaşımızın sağlığı riske atılmıştır!” Ortaya çıkan tablonun çok güçlü bir lobi faaliyetinin sonucu olduğunu söyleyen Günaydın, bu lobinin siyasal ve iktisadi etkileri bulunduğunu, kendilerinin de telefonla tehditler aldıklarını bildirdi. Tüketici Hakları Derneği (THD) Başkanı Turhan Çakar, tüketicilerin uluslararası tarım ve gıda tekellerinin kobayı durumuna getirildiğini belirterek “GDO riski bulunan hiçbir ürünü tüketmeyin” çağrısında bulundu.

Not : Metin alıntıdır ( 03.05.2010 tarihli Cumhuriyet Gazetesi, sayfa 20)